Yorum: Gece Yarısı Çığlığı (Midnight Breed, #4)



Orijinal adı: Midnight Rising
Yazarı: Lara Adrian
Epsilon Yayınları
358 sayfa

Gazeteci Dylan Alexander için her şey onu sırların ortasına atan gizli bir mezarın keşfiyle başlar. Ancak hiçbir şey, gölgelerin arasından çıkıp onu karanlık tutkularının ve sonsuz gecelerin sürdüğü dünyasına çeken, yaralı ve öldürücü biçimde çekici adam kadar tehlikeli değildir. Büyük bir ihanetin ardından acı ve öfkeyle yaşayan savaşçı Rio, hayatını Issızları avlamaya adamıştır. Hiçbir şeyin ona engel olmasına izin vermeyecektir -özellikle de tüm vampir ırkını ortaya çıkarma gücüne sahip olan ölümlü bir kadının. Çünkü kadim bir kötülük uyandırılmıştır ve ufukta büyük bir isyan yükselmektedir.

Kendi geçmişiyle ilgili şaşırtıcı bir sır açığa çıkarken Dylan, Rionun dokunuşu karşısında zayıf düşer. Şimdi Dylan, gece yarısı krallığını geride bırakmak ya da gerçek tutku ve sonsuz zevki ona tattıran adam uğruna her şeyi riske atmak arasında bir seçim yapmak zorundadır.

Gayet iyi bir Midnight kitabıydı. Rio, bir önceki kitapta ona ihanet eden Eva'nın ardından aklını yitirmeye yaklaşmış vücudunda patlamanın izlerini şiddetli bir şekilde taşıyan karakterimiz. Böyle bir şeyden çıktığı için onun kitabı nasıl olacak diye çok merak ediyordum ama hayal kırıklığına uğramadım. Dylan ise Prag yakınlarında Eva'nın hayaletini görüyor ve onu bir mağaraya yönlendiriyor. Orada uyandırılan Kadim'im uyku odası var, bir de tabi Rio da orada. 5 ay kadar önce patlatması gerekirken yaşadığı depresyondan dolayı intihara aşırı derecede meyilli.
Ama bir türlü cesaretini toplayamadığı için de 5 aydır sefil bir şekilde mağarayı patlatmadan bekliyor. İşte böyle bir ruh halindeyken Dylan geliyor ve bir hayli korkup oteline dönüyor Rio kendini göstermeyince.

Otele geliyor ama çalıştığı uyduruk gazete için o mağaranın fotoğraflarını çekmeye tekrar gidiyor ve işte o zaman Rio ile yüz yüze tanışıyor ve ondan korkuyor. Yine de bu fotoğrafları çekip oradan çıkmaması için mazeret değil. Rio ne yaptığını çözünce peşine düşüyor fotoğraflar için. Tabi Dylan onu çoktan gazetesine yolladığı için işler biraz karışıyor ve Rio onu Boston'a birliğe götürmek zorunda kalıyor. Ve bu seride olmazsa olmaz, onun Ruh Eşi olduğunu öğreniyoruz ve de Rio istemeden ondan etkileniyor.

Olaylar işin içine Dylan'ın annnesini de karıştırıyor, kadın kanserden ölmek üzere ama aslında çalıştığı mekanda ondan daha ölümcül bir vampir var, Kadim'in torunu. Yıllardır ruh eşlerini kaçırıp Kadim ile çiftleştirmeye çalışıp yeni bir ırk yaratmayı düşünen bir psikopat. Çoğu ruh eşi de oradan sağ çıkamıyor zaten ve işte Dylan'ın yeteneği de bu ölü ruh eşlerinin hayaletlerini görmek. İşler daha da karışıyor tabi ileride, Dylan da kaçırılıyor bir şekilde. Rio ise canını dişine takarak onu kurtarmaya gidiyor.

Kadim ve torunu hikayesi ileriki kitaplara kalıyor. Zaten bu serinin güzel yanlarından biri de bu, bir önceki kitaplarda Marek ile uğraşıyorlardı ve uzun bir süre yenemediler onu. Şimdiki düşman da belli ve bir süre daha onunla uğraşacaklar. Heralde sonra da ondan peydahlanan çocukların peşlerine düşerler gibi geliyor bana. Kısacası seride çok iş var, diğer kitaplarına kesinlikle devam edeceğim.



Yorum Gönder

0 Yorumlar